GÜNDEM – ARŞİV

Yardım çeklerini yakınlarına dağıtmış!

Arınç’tan şok suçlamalar…

AKtroller birbirine girdi..

Apple Glass üretimi için hazırlıklar başladı

Bizimle oynuyorlar

Can Dündar

Oyun, çocuk dünyasında gerçeğin yansımasıdır. Çocuk, hayatı oyun aracılığıyla algılar, büyüdükçe de oyunda öğrendiğini hayata geçirir.

Anlaşılan stratejistler de öyle…

Oyunla dünyayı algılıyorlar, sonra da oyunu hayata geçiriyorlar.

* * *

Hürriyet’te Tolga Tanış’ın Washington’dan verdiği haber, son dönem yaşananların en net izahı gibiydi.

Din dersi de kaldırılsın o zaman

Can Dündar

Tabii talebenin çoğu, muhtemelen milli güvenlik dersi yerine kimya ya da fiziğin kaldırılmasını isterdi.

Ne de olsa milli güvenlik, kolayından geçilen, tam notun neredeyse garanti olduğu, ortalamayı yükselten bir dersti.

O açıdan kaldırılması, sınıflarda yeterince destek bulmamış olabilir.

Lakin bir yandan da bazı disiplinli askerlerin elinde bu dersin bir militarizm tahsiline dönüştüğü sır değil.

Dolayısıyla kararı alanları tebrik ederken milli güvenlik yerine mesela “sivil toplumun önemi” gibi bir dersi tercih ve tavsiye ederiz.

Belki bu sayede okullarda “Hazır ol!”dan “Rahat”a geçeriz.

Merve Kavakçı’nın evi basıldığında kıyamet koparmışlardı

Can Dündar

Başbakan’ın “Buyursun dağa gitsin” uyarısının ardından polisin Leyla Zana’nın evini basması zorbalıktır.

12 yıl önce de DGM savcısı, Fazilet Partisi Milletvekili Merve Kavakçı’nın evini basmaya kalkışmıştı.

O zaman da, merkez medyadan alkış sesleri yükselirken şiddetle karşı çıkmış, “Geceyarısı eşkıya kovalar gibi kapıya dayanıp zorbaca haneye girmeye kalkışan savcıyı” eleştiren bir yazı yazmıştım.

Faziletçiler henüz mağdur cephedeydiler. Hemen Kavakçı’nın evine koşmuş, savcının, dokunulmazlığı olan bir milletvekilinin evini basarak bizi dünyaya rezil ettiğini söylemişlerdi.

Parti yöneticisi Bülent Arınç “Bu, partimiz aleyhine tertiplenmiş bir komplodur” demiş, Meclis Başkanı’ndan özür dilemesini istemişti.

Hadi kadınlar, evinize!

Can Dündar

Zaman yazarı Ali Bulaç, geçen hafta kadınlarla ilgili dört yazı kaleme aldı. İlk üç yazıdaki kimi yorumları, küreselleşme karşıtı bir sol dergide yer bulabilecek radikallikteydi.

Özeti şu:

“Küresel piyasa ekonomisi, kadını sömürmek için onu evden koparmaya dönük bir seferberlik yürütüyor.”

Öyle anlıyorum ki, Bulaç’a göre;

AB’nin iş yaşamında kadınlar lehine ayrımcılık uygulaması da bu amaca dayanıyor.

Bu da bize kapak oldu

Can Dündar

Hangi Türkiye’ye inanmalıyız:

Başbakan’ı Time’a kapak olan, dünyaya emsal diye sunulan Türkiye’ye mi?

Karpuzalan Köyü’nde minicik yavruları ısınacağım diye kavrulan Türkiye’ye mi?

Doğru cevap:

Nereden baktığınıza bağlı…

Washington’ın Beyaz Saray’ından mı?

Pahalı Simit

Can Dündar

Kusura bakmayın beyler!

Mademki “istediğiniz kadar düşünce adamı, medya mensubu olun…” diye lafa girip özgürlüklere sınır çeken bir Başbakan var,

…ve mademki artık “25 kuruşa simit yok”…

…o halde bize, giderek daraltılan o sınırları genişletmek ve çok pahalı hale gelen hürriyet simidini 25 kuruşa çekmek için mücadele etmek düşer.

Savcılar görevden alınmasa ‘Köstebek’ tutuklanacaktı

Can Dündar

Milliyet’te 2 Eylül 2011 günü “CHP liderinin ‘Köstebek’ dediği Bakan Atalay mı?” diye sormuştum.

CHP lideri, Somali yolculuğu sırasında, önceki gün açıkladığı “Köstebek”in ipuçlarını vermiş, “’Başbakan’a çok yakın biri’, Kanal 7’de yapılacak aramayı önceden bildirdi” demişti.

Israrımıza rağmen isim vermemişti; ama o yazıda, “verdiği eşkâlden, bir robot resim çiziyorum; çizdiğim resim, dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a benziyor” demiştim.

Başbakan Yardımcısı Atalay hemen bir açıklama yapıp “İddiaların asılsız ve gerçek dışı” olduğunu söylemişti.

Deniz Feneri’nde köstebek Beşir Atalay mı?

Beşir Atalay

Somali’ye CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ya giden Milliyet gazetesi yazarı Can Dündar, Deniz Feneri’ndeki köstebeğin Beşir Atalay olduğunu iddia etti. Dündar, “Kılıçdaroğlu’nun anlattıklarından Deniz Feneri aramasını önceden haber veren ve ona göre Yüce Divanlık bir suç işleyen ‘köstebeğin’ robot resmini çiziyorum. Robot resim dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a benziyor” dedi.

Kılıçdaroğlu ne okur ne izler ne dinler?

Can Dündar

12 saat aralıksız birlikte olunca, yan koltuktaki lideri daha yakından tanıma imkânı buluyor insan. Ecevit, yolculuklarda şiir okurdu. İnönü matematik problemleri çözerdi. Kılıçdaroğlu vakitsizlikten hep ‘rapor’ okuyor. Ama unutamadıkları var tabii

Olacak iş değildi; gece 2’de yola çıktık, 3 bin mil gidip Kenya’da 8 saat geçirdik, 3 bin mil geri gelip aynı gece Türkiye’ye döndük. Bu kadar sıkı bir programda, küçük bir uçak içinde, 12 saat aralıksız birlikte olunca, yan koltuktaki lideri daha yakından tanıma imkânı buluyor insan…

Bazı küçük gözlemler aktarmak istiyorum.

Daha önce pek çok liderle seyahat ettim; CHP liderini diğerleri arasında samimiyet ve cana yakınlık açısından ön sıralara koyabilirim.

SİTE İÇİ ARAMA

Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors

Intel Core i9-10900K hız aşırtma rekoru kırdı!

Soylu’nun sözlerine sert tepki

iPad Pro 2020 inceleme!