İzmir’de bazı camilerde kimliği belirsiz kişilerce çalınan ‘Çav Bella’ şarkısını sosyal medya hesabından paylaşan eski CHP İl Başkan Yardımcısı Banu Özdemir tutuklandı. Özdemir’in avukatı Süleyman Karadağ SÖZCÜ’ye konuştu. Suçlama ve tutuklama kararının hukuka aykırı olduğunu savunan Karadağ, ”Olayı gerçekleştirenleri bulmuyorlar, bu videoları haber sitelerinde yayınlandıktan iki saat sonra sosyal medyada yorumsuz olarak paylaşan müvekkilimi tutukluyorlar. Bunun bir senaryo olduğu anlaşılıyor. Amaçları, Banu Özdemir’in parti kimliği üzerinden olayı CHP’ye mal etmek” dedi.
Kaymakam korumasının silah çektiği CHP Yüreğir Gençlik Kolu Başkanı Eren Yıldırım, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün Çanakkale 1915 Köprüsü Kule Tamamlama Töreni’nde yaptığı konuşmada hedef göstermesinin ardından tutuklandı.
Adana’da, Yüreğir Kaymakamlığı’na bağlı Vefa Sosyal Destek Grubu ekiplerine kimlik sorduğu için yaşanan tartışma sonucu ailesiyle gözaltına alınıp, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan, ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın “PKK” benzetmesi üzerine tutuklanması istenen CHP Yüreğir Gençlik Kolları Başkanı Eren Yıldırım hakkında karar verildi. CHP Yüreğir Gençlik Kolları Başkanı Eren Yıldırım tutuklandı.
Tuncay Özkan, Özel Harekatçı İbrahim Şahin’in Susurluk döneminde firardayken, Nazlı Ilıcak’ın evinde saklandığını öne sürdü.
ANKARA – Ergenekon davasından yargılanan gazeteci Tuncay Özkan, aynı davanın sanığı Emniyet Özel Harekat eski Daire Başkanı İbrahim Şahin’in firardayken, Nazlı Ilıcak’ın evinde saklandığını öne sürdü. Şahin hakkında, Susurluk sürecinde 27 Ocak 1997 günü tutuklama kararı verilmiş, firar eden Şahin, 11 Mart 1997’de teslim olmuştu.
CHP miletvekilleri, Veli Ağbaba, Özgür Özel, Nurettin Demir ve Melda Onur, Silivri cezaevinde tutuklu bulunan Mustafa Balbay, Tuncay Özkan,, Fatih Hilmioğlu, Hikmet Çiçek, Hanefi Avcı, Deniz Yıldırım ve Turhan Özlü ile görüştüler ve bir rapor hazırladılar.
Bir cinayet, üzerinden 24 saat geçmeden bugünün teknolojisiyle bile değerlendirilemiyor. Yapılan değerlendirmelerin büyük bir bölümü de 24 saat sonra boşa çıkıyor. Çünkü bir cinayetin delillerini toplayabilmek, bunların laboratuvar sonuçlarını görebilmek için en erken 24 saate ihtiyaç var. Üzeyir Garih’in öldürülmesi olayı da ilk saatlerde yapılan değerlendirmelerin 24 saat sonra çürüdüğü bir cinayet oldu. Üzeyir Garih’i kim ya da kimler, neden öldürdü? Deli Fuat lakaplı 13 yaşındaki ayakkabı boyacısı elinde bıçakla görünmüştü. Hem de koşarken. Herkes fail diye onun peşine düştü. Çok geçmeden yakalanan 13 yaşındaki ayakkabı boyacısının cinayetle bir ilgisinin olmadığı netleşti. Ayakkabı boyacısı bir kokoreççiden bedava ekmek arası istemişti. Kokoreççi de bir şartla bunu vereceğini söylemişti. Şart, bıçakların bileylenerek kendisine getirilmesiydi.
Kanal D’de bir konuşma bandı yayınladık. Amacımız; kamuoyundan gizlenmeye çalışan, kendisine yöneltilen hiçbir soruya yanıt vermeyen AK Parti lideri Tayyip Erdoğan’ın siyaset ve dünya görüşünü halkımıza yansıtmaktı. Çünkü Türkiye’yi yönetmeye talip olduğunu söyleyen herkesin şeffaf davranması gerektiğine inanıyoruz.
Bu kaset yayınlandıktan sonra, insanların kafasında Tayyip Erdoğan’a ilişkin daha belirgin fikirler oluştu. Yani basın adına önemli bir görevi yerine getirdik…
Aynı cümleyle başladım güne. “Yanlış hesap yapıyorsunuz.” Yanlış hesapladığım şey, Recep Tayyip Erdoğan’ın şirketi Emniyet Gıda’nın karı. Ben ciro üzerinden kar hesaplaması yapıp da geliri aylık 40 milyar olarak gösterince, bütün okurlar ayağa kalktı adeta.
Yanlış hesap okurdan dönüyor. Hesabın doğrusunu okurlarımın yolladığı 102 adet hesaplama içinden birini yayımlayarak hatamı da düzeltmiş olayım.
Recep Tayyip Erdoğan dün partisinin kuruluş dilekçesini verdi. Türk siyasi yaşamına ve kendisine hayırlı olmasını dilerim. Erdoğan mal beyanında bulunmadı. Ama bana anlattıklarından ve daha sonra Ülker grubunun yaptığı açıklamadan yola çıkarak Erdoğan’ın “Çok para kazandım” dediği şirketine ulaştım.
Erdoğan’ın şirketinin adı Emniyet Gıda. Bu şirket Ülker ürünlerinin dağıtımında görev alıyor. Ülker’in en büyük dağıtım firması Atlas. Ama Atlas Ülker’in yan kuruluşu zaten. 200 aracı var. İstanbul’da Ülker’i 500 araç dağıtıyor. Bunlardan 59 adet araç Emniyet Gıda’nın elinde.
“Çok para kazandım” deyip Ülker’i adres gösteren Tayyip’i Ülker grubu yalanladı:
“Bizim distribütörlüğümüzden o kadar para kazanamaz”
Konumuz Recep Tayyip Erdoğan’ın serveti… Ankara – İstanbul uçağında mal beyanıyla ilgili olarak bana “13 yıldır bir arkadaşımla ortak şirketimiz var, iş yapıyorum, para kazanıyorum diye davul mu çalacağım yani; Ülker Bisküvileri’nin Anadolu yakası distribütörlüğünü yapıyorum. Çok iyi para kazandım, şirketim de 13 yıldır çok iyi para kazanıyor” açıklamasını yaptı. Recep Tayyip Erdoğan servetinin büyüklüğündeki etkenlerden birini de bu şirketten önce çalıştığı özel sektörde kazandığı paralar olarak gösterdi. Ama asıl zenginlik bu “Ülker distribütörlüğünden” geliyordu. Bana göre makul bir açıklamaydı. Ülker büyük bir firmaydı. Erdoğan bu firmaya yakın olabilecek bir ideolojik çizgideydi. Ülker zenginliğini Erdoğan ile paylaşmak istemiş olabilirdi. Doğaldı.
Ankara’dan uçağa bindim. Ön koltukta Recep Tayyip Erdoğan oturuyordu. Yanına oturdum. Hal hatırdan sonra, başladık konuşmaya. Erdoğan: “Sizden hiç beklemezdim. Yazdığınız yazılarda öyle şeyler var ki inanılmaz” dedi. “Bu ülkenin yolsuzluk durumunu, nasıl yönetildiğini benden iyi biliyorsunuz, ama bana haksızlık ediyorsunuz, biz sizinle konuşuyoruz, bana bir sorsaydınız” diye sitem etti.
Albayrak şirketi ve Recep Tayyip Erdoğan’ın birlikte götürdükleri siyasi hareketin finansal gücünün 1 milyar dolar olduğunu Mülkiye Başmüfettişi Candan Eren’in raporundan aynen alarak bu köşede yayımlamıştım. Candan Eren ve diğer müfettişler yaptıkları incelemelerde 1994 ile 2001 yılları arasında Albayrak şirketinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden aldıkları dolaysız, yani aracısız, bir başka firma üzerinden olmayan ihaleleri ve diğer bulguları değerlendirerek bu sonuca ulaşmışlar. Tek tek döküm yapıp, listesini de tutmuşlar. Örneğin son birkaç yıl içinde Albayrak şirketinin belediyeden aldığı saptanabilen ihale sayısı 53. Bu ihalelerin toplam bedeli 470 milyon doları aşıyor. Ama bunu Albayrak şirketi ilanlar yoluyla şöyle açıklıyor: “Bizim aldığımız ihale tutarı 11 milyon dolardır.” İyi de dört kez iptal edildikten sonra Albayrak şirketinin konsorsiyumuna verilen metro ihalesinin sadece ihaleye çıkış bedeli 180 milyon dolar. Bu kadarı ayıp olmuyor mu?